top of page
  • Yazarın fotoğrafıAv. Arb. Melike Gökçe AK

DOLANDIRILDINIZ VEYA DOLANDIRILDIĞINIZI MI DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Günümüzde kolay para kazanma yöntemlerine şans oyunlarına rağbet artmış durumdadır. Bunun temeli ekonomik sıkıntılar, üretimin olmaması gelir adaletsizliği gibi sosyolojik ve ekonomik nedenler olabilir.


Konumuz ise dolandırıldığınızda yapmanız gerekenler hakkında.


Vatandaşların dolandırıldığında başvurabileceği iki yol vardır.

1- Suç duyurunda bulunmak.

2- Kaybettiği malvarlığını geri almak için özel hukuk yoluna başvurmak.


Bunların her ikisine de başvurmakla birlikte tek bir yolu da seçebilirsiniz.


Genellikle insanların aklına gelen ilk yöntem bulunduğu yerdeki savcılığa giderek derdini anlatmak ve suç duyurusunda bulunmaktır. Ancak bu yöntem ile malvarlığnızda yaşanan kaybı geri almanız çok mümkün olmamaktadır. Şöyle ki, ceza hukuku kamu davası olarak yürür yani siz davacı olmazsınız sizin adınıza devlet davacı olur çünkü ortada kamu düzenini bozan bir olay vardır. Yani bir nevi sizin yerinize davayı devlet yürütür ve basitçe belirtmek gerekirse savcı sizin yani devletin avukatı konumundadır. Savcı sizin yaşadığınız olayın kamu düzenini bozduğunu düşünüyorsa bir iddianame düzenler (dava dilekçesi olarak düşünebiliriz) ve bunu mahkemeye sunar, mahkeme iddianameyi inceler ve uygun görürse yargılamaya başlar. Siz şikayetçi olduğunuz kişi veya kişiler hakkında duruşmalara katılıp katılan sıfatını kazanabilirsiniz. Katılan sıfatı ile davanın gelişmelerinden ve sonucundan haberdar olma hakkına sahip olursunuz. Katılan olmak zorunda değilsiniz ancak katılan olmadığınız takdirde kanun yollarına başvurma hakkınız olmaz. Kanun yollarına başvuru hakkını istinaf ve yargıtaya başvuru yapabilme hakkı olarak tanımlayabiliriz. Tüm bu sıfatları ve tanımlamaları bir kenara bırakacak olursak, ceza yargılamasında ortada gerçekten bir suç olup olmadığı değerlendirilir.


Yapılan değerlendirme sonucunda olayın bir suç olduğuna kanaat getirilirse sanığa bir ceza verilir ve suçtan elde edilen gelirler müsadere edilir. Yani suçtan elde edilen gelirler devlet hazinesine veya deposuna alınır.


Örneğin, birisi sizin dükkanınızdaki bir televizyonu çaldı ve siz de şikayetçi oldunuz. Soruşturma sırasında polisler hırsızı yakaladı ve gözaltına aldılar, hırsızın evinde yapılan aramada birçok televizyon bulundu ve hepsinin hırsızlıkla elde edildiğini düşünerek tüm televizyonlara el konuldu. Sizin televizyonunuzun diğerlerinden farklı bir özelliği yok ve siz televizyonlardan herhangi birinin sizin olduğuna dair kesin bir kanıt gösteremiyor iseniz televizyonunuzu geri almanız pek mümkün değildir. Hırsız da suçtan kurtulmak için zararınızı karşılamaya niyet etmiyor olabilir. Bu durumda ceza yargılaması sonucunda hırsızın hapse girmesi ve cezasını çekecek olması sizi vicdanen rahatlatsa da giden televizyonunuzun akıbeti belirsizdir.


Peki bu durumda ne yapılmalıdır?

İnsanlar genellikle olayın özel hukuk boyutunu unutmaktadır veya bilmiyordur. Öncelikle bunun için hukuki yardım almanız gerekmektedir. Her olayın kendi içinde farklılıkları olması nedeniyle ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Genel olarak belirtecek olursak, yukarıda verdiğimiz örnek ışığında, hırsıza başlatacağınız bir icra takibi veya bir alacak davası ile ceza yargılaması bir yandan yürürken diğer taraftan kaybettiğiniz maddi değeri almaya çalışabilirsiniz.


Thodex, çifttlikbank gibi binlerce kişiyi mağdur eden şirketlere karşı ceza yargılaması devam ederken bir yandan da icra takiplerinin, tüketici hakem heyeti kararlarının, alacak davalarının da işleyişte olması gerekmektedir. Alacağınızın miktarını belirlemek ve ileride geri alabilmek için önemli bir yoldur.


Ümitsizce beklemek yerine uğraşmak daha verimli bir yoldur.





6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page